İsveç’e göç: İki aylık izlenimlerim

Dogan Altinbas
3 min readJan 7, 2023

--

Stockholm — 21 Kasım 2022

Stockholm’e yerleşmemin üzerinden tam iki ay geçti. Buraya gelmeden önce okuduklarım, dinlediklerim ve izlediklerim benim birçok şey hakkında fikir sahibi olmamı sağladı. Ancak yine de içerisinde olup deneyimlemek çok daha farklı oluyor. İki aylık süreçte aklımda kalanları ve edindiğim izlenimleri bu yazıda paylaşmak istedim.

Buraya geldiğim ilk günlerde çok yoğun bir kar yağışı oldu (bkz., kapak fotoğrafı). Sonradan öğrendim bu yoğunlukta bir kar yağışı bu aylarda çok da karşılaşılan bir durum değilmiş. Yine de benim için gayet güzel bir karşılama oldu diyebilirim. Çünkü, bu İstanbul’da çok da sık rastladığım bir manzara değildi 🙂.

Tabii günler geçtikçe burada kış mevsiminin uzun ve bazı günlerin alıştığımdan daha soğuk olduğunun farkına varıyorum. Bu durum buradaki insanların alışkın olduğu ancak benim için kat kat giyinme ihtiyacı hissettiren bir durum olabiliyor. Özellikle Güneş’in arada sırada kendini gösterdiği haftalar oluyor ki, havanın 15:00'ten sonra karardığı düşünüldüğünde Güneş’in kendini göstermesi için elini çabuk tutması gerekiyor 😄.

Metro, tren ve otobüs şehrin her yerine rahatça ulaşmanızı sağlıyor. Hava koşulları sebebiyle aksamalar olsa da, nüfusu bir milyonu bile geçmeyen bu şehirde bir yerden bir yere gitmek çok kolay. Ek olarak, günün hangi saatinde binersem bineyim, metro ve otobüste aşırı bir yoğunluk ile karşılaşmıyorum.

Östermalm — 13 Kasım 2022

Otomobillere biraz meraklı olduğumdan buradaki durumu da gözlemleme fırsatım oldu. Stockholm’de Volvo marka araçları çok görüyorum — doğal olarak. Öte yandan Alman otomobilleri de çok sık tercih ediliyor. İnsanlar genelde yeni hibrit ve elektrikli otomobilleri yönleniyor. Buradaki insanlara sorduğumda ortak birkaç sebep ortaya çıkıyor: Otomobil markaları arasında rekabet var ve güzel kampanyalar yapıyorlar. Bunlar uygun bakım ücretleri ve uzatılmış garanti gibi hizmetler olabiliyor. İşçilik fiyatlarının yüksek olduğu göz önüne alındığında bu kampanyaları değerlendirmek insanlara mantıklı geliyor. Ek olarak, bankalar uzun süreli krediler sağlayarak ödeme kolaylığı sağlıyor. Ayrıca, devlet yakın zamana kadar da elektrikli araba alımında teşvik sağlıyormuş. Bu sebeple şehirde elektrikli otomobil yönündeki eğilimi de fazlasıyla görüyorum.

Burada insanların bir kahve ritüeli oluyor. Özellikle öğleden sonra verilen bir kahve molası gibi düşünülebilir, en azından ben öyle anladım 😄. Kahvenin yanında bazen çeşitli çörekler ve kurabiyeler de tercih edilen eşlikçiler oluyor. Bu mola geleneğini “fika” olarak adlandırıyorlar. Fika, bana çok orijinal gelmese de, İsveç’te kahvenin markalaşmasına ve kahve kültürünün oluşmasına katkı sağlamış gibi görünüyor. Öyle ki, birçok zincir kahve işletmesinin yanı sıra bir hayli 3. nesil kahveci de şehirde hizmet veriyor.

Şehrin merkezinde ve yakın çevresinde yaşayanlar, yatay mimariye sahip olan az katlı binalarda yaşıyorlar. Bu binaların çoğunluğu eski ancak bakımlı, öte yandan kalın duvarlı, bazıları ahşap pencereli ve eski Beyoğlu apartmanlarındaki gibi asansörlere sahip. Yine gördüğüm kadarıyla birçok binanın altında ortak bir çamaşırhane oluyor, daire sahipleri ya da kiracılar bu odayı belli bir gün ve saat için rezerve edip çamaşırlarını yıkayıp, kurulayabiliyorlar. Benzer şekilde, birçok dairenin mutfağında bulaşık makinesi bulunmuyor. Tek yaşayan biri için çok problem değil ancak kişi sayısı arttıkça bu durum can sıkabilir 🙄. Öte yandan, şehrin dışına çıktığınızda, şehir merkezindeki evlere göre daha fazla odalı ve müstakil evlerin de olduğunu görüyorsunuz. Bu evler şehir merkezinde olma zorunluluğu olmayanlar için iyi bir alternatif olarak görünüyor.

Fast-food anlamında hamburger zincirlerinin çok olduğunu gözlemliyorum. Diğer taraftan başka ülkelerin yemeklerine de oldukça aşinalar: Örneğin, falafel yapan birçok yer var. Aynı zamanda Japon ve İtalyan mutfağı çokça tercih ediliyor. Tabii ki birçok “döner-kebab” alternatifi de mevcut 🙂.

Birçok izlenimden aklıma gelenleri teker teker birleştirmeye çalıştım. Belki altıncı ayın sonunda, değişen görüşlerimi ya da yeni deneyimlerimi paylaştığım bir başka yazı yazmak iyi bir fikir olabilir.
Şimdilik bu kadar, hoşçakalın 👋🏻

LinkedIn | Twitter

--

--